Satılmış Şahin DOKUYUCU

1940 - 17 Haziran 1982


1940 yılında doğdu. Ankara'da Ege mahallesinde yaşıyordu. Oturduğu yer, devrimcilerle faşistler arasında yoğun çatışmaların yaşandığı sınır bir bölgeydi. Satılmış Şahin Dokuyucu, evli ve dört çocuk babasıydı. Ailesine karşı sevecen ve duyarlı bir insandı.

1978-79 yılları, faşist saldırıların yoğunlaştığı ve saflaşmanın en küçük mahallelere kadar genişlediği bir dönemdi. Satılmış Şahin Dokuyucu, çatışmaların kitlesel bir özellik kazandığı bu dönemde, gece nöbetlerinin örgütlenmesinden, gerekli maddi olanakların oluşturulmasına, ev örgütlenmelerinin nitelikli hale getirilmesinden, saldırılara karşı savunma mekanizmalarının oluşturulmasına kadar bir dizi çalışma gerçekleştirdi.

12 Eylül darbesinden sonra da faaliyetlerini sürdürdü. Gözaltına alınmasının ardından 17 Haziran 1982 günü işkencede öldürüldü. İşkencede ölümünü gizlemek için, dönemin yaygın uygulamalarından biri olan, pencereden atılma ve ardından "intihar ettiği açıklaması gündeme geldi.

Ankara Devrimci Yol davası sanıklarından Nurettin Aytun anlatıyor:

"...Aynı yerde beni de sorgulayan 35 51 kod numaralı polis timinin Satılmış Şahin Dokuyucu’yu getirdiğini gördüm. Her yeni gözaltına alınan gibi, onun da sırtına YSY (Yemek, Su Yasak) yazılı kağıt iliştirilmiş olarcık koridorda gözaltındaki kişilerin ayakta bekletildiği duvarın önüne koydular. Ben 1 nolu hücrede kalıyordum. Hücrenin mazgal kapağı ile mazgal çerçevesinin arasındaki boşluktan koridorun 3-4 metrelik bölümü görülebiliyordu. Polisler sık sık gelip diğerleri gibi iki elinin işaret parmakları duvara dayalı olarak ayakta bekletilen Şahin'i dövüyor ve ondan kendisindeki silahları vermesini istiyorlardı. İki gün boyunca onu zaman zaman alıp işkenceye götürdüler. Geri getirdiklerinde çok bitkin bir şekilde duvarın kenarına yığılıp kalıyordu. İkinci günün sonrasında, öğle vakti, Satılmış Şahin Dokuyucu'nun polis memurları Nurettin Oğhan ve Cuma Aslaner tarafından hakaret edilip dövülerek duvarın önüne getirildiğini duydum. Mazgal aralığından koridora baktım. Arkadan gördüğüm kadarıyla çok hırpalanmış bir hali vardı. Sayıklama ve inleme arası bir ses çıkarıyordu. Aradan yarım saat kadar bir süre geçtikten sonra bir insanın yığılıp kafasını beton zemine çarptığı izlenimi veren bir ses duydum. Kalktım, tekrar mazgal aralığından baktım. Satılmış Şahin Dokuyucu yerde yatıyordu. "Adam düştü!" diye vargücümle bağırdım. Polislerden biri koşarak Şahin Dokuyucu'nun yanına geldi. Yerden kaldırmak istedi. Sonra Komiser Yardımcısı'nı çağırdı. O da gelip Şahin Dokuyucu yu kontrol ettikten sonra "Gitmiş lan bu herif. Ağzı köpürmüş bu herifin. çabuk 35 51'in adamlarını çağırın!" diye bağırdı. Gardiyan polis benim bulunduğum hücreden bağırıldığını hatırlayarak mazgal aralığından bakmamızı engellemek amacıyla gelip mazgallara vurdu. Bizlere küfretti. Şahin Dokuyucu'yu benim bulunduğum hücrenin mazgal arcılığının görüş açısı dışına götürdüler. Polislerin arasındaki paniğin boyutları, aralarındaki bağırıp çağırmaları ve Komiser Yardımcısı'nın "Dövüyorlar; gebertip buraya atıyorlar. Başımıza bela ediyorlar. Si...rim bu işi. Çağırın şu ibneleri! Ne bok yiyeceklerse yesinler." deyip durması, Şahin Dokuyucu'nun ölmüş olduğu yolundaki kuşkularımı kesinleştirdi... Ben bu sırada Yenimahalle tarafına bakan pencerenin kilitli demir parmaklıklarının açıldığını, açılırken güçlük çekildiğini duydum. 5-10 dakika geçmeden koridordaki polisler, orada gözaltında bulunan kişilere duyurabilmek amacıyla "Koşun! Herif kendini camdan aşağı attı..." türünden bağırıştılar. Gözaltında bulunan kişilerin kaçmasını engellemek amacıyla pencerelerin önüne takılmış olan demir parmaklıkları değil gözaltındaki kişi, polisler bile açamazdı. Sürekli kilit altında tutulurdu. Zaten kendileri anahtarlarla ve demir çubuklarla uğraşarak zarlukla açabilmişlerdi. Bu "atladı, kaçtı, kendini attı, tutun vb." sahte seslerden sonra kısa bir sessizlik yaşandı. Ben Satılmış Şahin Dokııyucu'nun cesedinin aşağıya atıldığını, çokça bilinen bir oyunıın oynandığını anlamıştım."

Satılmış Şahin Dokuyucu'yu sorgulayan 35 51 kod nolu polis timinde şu kişiler yer alıyordu: Bahtiyar Çandır, Ali Şimşek, Ahmet Civan, Nurettin Oğhan, Naci Polat, Galip Eren, Süleymen Adaş, Fikret Topal, Doğan Kaya, Cuma Aslaner ve Hilmi Babacan.

Satılmış Şahin Dokuyucu, çevresinde dinamik ve neşeli bir insan olarak tanınırdı. Eşi ve çocuklarıyla dostça bir ilişkisi vardı. Geleneksel otoriter yapıyı yansıtmayan bir kişiliğe sahipti.

Satımış Şahin Dokuyucu'nun "pencereden atladığı" açıklamasından sonra eşi soruşturma açılması için savcılığa bağsvurdu. "Kocan intihar etti" gerekçesiyle başvurusu kabul edilmedi.


Biradım Dergisi Web Grubu 2003-2004 email: web@devrimciyol.org